3 Haziran 2008 Salı

Guatr

Boynun ön kısmında bulunan kalkanbezinin (tiroit) büyüyüp şişmesi. Kalkanbezi, damarları bol bir iç salgıbezidir. Başlıca görevi tiroksin ve buna ilişkin birtakım hormonlar salgılamaktır. Tiroksin vücut metabolizmasını düzenleyen bir basit hormondur. Bundan ötürü kandaki tiroksin oranı önemlidir. Gerek bu oran, gerek tiroksinin salgılanması, sempatik sinirlerle tireotrop hormonun denetimi altındadır. Tireotrop hormon, kanda tiroksin oranı düştüğü zaman hipofiz bezinin ön lobundan salgılanan hormondur.

Guatrların fizyolojik sınıflandırılması kalkanbezinin salgıladığı tiroksin düzeyine göre yapılır. Basit guatrda (buna andemik guatr ya da nontoksik guatr ya da kolloit guatr da denir) bez genellikle ötiroittir yani normal miktarda hormon salgılar. Hipertiroidizme bağlı olan guatrlar da vardır. Bunlarda bez fazla hormon salgılar. Bu duruma tirotoksikoz hastalığı ya da Hashimoto hastalığı denilir. Hipotiroidizm ise kalkanbezinin çok az hormon salgıladığı durumdur; özellikle miksödem hastalığında bu durum görülür.

En yaygın olan tür basit guatrdır. Yapılan tahminler dünyada aşağı yukarı 200 milyon kişide bu hastalığın olduğunu göstermektedir. Basit guatrın başlıca nedeni, kalkanbezinin tiroksini gerekli düzeyde tutabilmek için kandan yeterince iyodür alamamasıdır. Bu nedenle hipofiz bezi harekete geçerek tireotrop hormon salgılamaya başlar ve kalkanbezi genişler. Genişleyen bezden daha çok kan geçer, daha çok iyodit çıkar ve tiroksin düzeyi normale döner. Kalkanbezinin irileşme derecesi iyodürün kandaki düzeyine bağlıdır; zaten alkanbezinin normal büyüklüğü ile normal dışı büyüklüğü arasındaki sınır pek belirli değildir. Toprağı iyodür bakımından fakir olup dışarıdan da az besin getirtebilen pek çok fakir ülkede kandaki iyodür düzeyi düşüktür. Çünkü buralarda besinlerde çok az iyodür vardır. Bu ülkelerde guatr yaygın bir hastalıktır.

Guatr etkeni olabilen birçok bileşik vardır. Bunlar arasında iki grup büyük önem taşır. Birinci grup inorganik iyonlar, özellikle tiyosinatlar ve perkloratlardır. Kalkanbezi bunları kandan alır. Bu maddeler bezin temizleme gücü bakımından iyodürle rekabet durumundadır. Bundan ötürü de iyodürün gelişini azaltır ve guatra yol açarlar. Hastaya fazla iyodür verip dengeyi iyodür lehine çevirmekle bu durum giderilir. İkinci grup etken organik bileşiklerden meydana gelir. Bunların etkisi fazla iyotla önlenemez; fazla tiroksin vermek gerekir. İkinci grup en çok besinlerde, birinci grup ise alman kimyasal maddelerde toplanmıştır.

Basit guatrın iyodür verilerek tedavisi, doğrudan doğruya değilse bile, dolaylı olarak, hastalığın kendisi kadar eskidir. Guatr, varlığı M.Ö. 2700 yılında Çinliler tarafından saptanmış bir hastalıktır. Yine çok eski Çin kitaplarında guatra karşı deniz yosunu ve hayvan kalkanbezi yenmesi öğütlenmektedir. Yunanlılar deniz tuzunu, İngilizler ise XVIII. yüzyılda yanmış süngeri kullanmışlardır. Bunların hepsi etkili olmuş yollardır. Günümüzde ise en çok kullanılan ilaç Lugol eriyiğidir. Lugol eriyiği iyot ile potasyum iyodür eriyiği karışımıdır. Bu karışım her gün ağızdan ufak dozda alınır. İsviçre’de yapılan bir denemenin başarısından sonra birçok ülkede sofrada iyotlu tuz kullanılmakla toplu bir korunma programı uygulanmaktadır. ABD’de son zamanlarda yeni bir yöntem uygulanmaktadır. İyot sıvı yağda eritilmekte ve kas arasına şırınga edilmektedir. Bu, beş yıllık iyot gereksinmesini karşılamaktadır. Bu yolla gerek tedavide gerek korunmada büyük adımlar atılmıştır.

Basit guatrda kalkanbezi görevini normal olarak yapmaya devam ettiğinden bu durumun hastanın görünüşünü çirkinleştirmekten başka bir sakıncası olmadığı düşünülebilir. Ancak unutmamalıdır ki, guatr sonucunda başka birtakım bozukluklar olabilir. Bu nedenle tedavisiz bırakılmamalıdır. Guatr sonucu fibroz, gırtlağın tıkanması ve kalkanbezi kanseri olabilir. Kalıtsal yolla çocuklara zeka geriliği sağır-dilsizlik, delilik geçebilir. Guatrlılarda ölü doğum da görülebilir.

Hipertiroit guatr (buna eksoftalmik guatr ve toksik guatr da denilir) da gözler dışarı doğru fırlamıştır. Kalkanbezi bu çeşit guatrda yalnız irileşmekle kalmaz, etkinliği de fazlalaşır. Bunun sonucunda hastanın metabolizması yükselir; iştahı açılır; daha sonra zayıflama görülür; kalp atışı hızlanır; solunum zorlaşır; korku ve zihin bozuklukları ortaya çıkar. Bir zamanlar tehlikeli olan bu hastalık, bugün kolay teşhis edilip antitiroit ilaçlarla tedavi edilmektedir. Bu ilaçlar bezin salgılamasını azaltır. Kötü sonuçlara ulaşan toksik guatra . pek az rastlanmaktadır.

Hipotiroit guatr (miksödem de denilir) bir öncekinin hemen hemen tersidir. İrileşmiş olan kalkanbezim’n etkinliği yeterli değildir. Hasta tiroksin eksikliğinden sıkıntı çeker. Metabolizma düşer; zihin çalışması ağırlaşır; fiziksel etkinlik yavaşlar. Yüz ve gözkapakları şişer; dudaklar kalınlaşır; dil irileşir. Deri solgundur; saç yumuşaklığını kaybeder. Nabız atışı azalır. Tansiyon düşer. «Sümüksü ve şişkin» anlamına gelen miksödem sözcüğü derinin bu hastalıktaki durumunu gösterir. Kansızlık da olabilir. Hiperkarotenemi ve A vitamini yokluğu görülür; çünkü karoteni A vitaminine dönüştürmek için tiroksine gerek vardır.

Her yaşta olabilmekle beraber, miksödem menopoz dönemindeki kadınlarda yaygındır. Hashimoto hastalığının veya süreğen basit guatrın bir sonucu olabilir. Bir çeşit akıl hastalığında (kretinizm) kalkanbezi şişmeden, yani guatr olmadan da hipotiroidizm yani kalkanbezi etkinliği azlığı görülebilir. Aynı duruma atiroit kimselerde de rastlanır. Kretinizmin guatrlı bir çeşidi de vardır. Tedavi her gün ufak dozda verilen tiroksinle yapılır; sonuç çoğu zaman olumludur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder